Aylar Zilhicce’nin sekizini gösteriyordu. Hz. İbrahim ibadetle meşguldü halindeki yorgunluk suretine düşmüştü adeta, güzel peygamberin
Alem’i rüyadan bir ses geldi kulaklarına
Ey İbrahim! vaadini yerine getir kalk oğlunu Allah için kurban et. Korku ile uyandı Hz. İbrahim üç defa aynı rüyayı görmüştü
Rüyanın şeytani mi? Yoksa Rahmani mi? Olduğunu düşünüyordu ki! Rabbine verdiği söz geldi hemen aklına
Bir oğlum olursa sana kurban edeceğim demişti. Hatırladı ve Rahmani bir çağrı olduğunu aşikardı
Günlerden arafe ,İbrahim peygamber eşine seslendi.
Ya Hacer! İsmail’i hazırla bir dosta gideceğiz dedi, İsmail on yaşlarındaydı daha ve Hacer hiçbir şey bilmeden süsledi, saçlarını taradı oğlunun
Dosta gitmesi için
İbrahim peygamber oğlunda seslenerek, yanına bir ip ve bıçak almasını ister, koyulurlar Baba oğul dostun yoluna
Hacer ise seyreder gözden kaybolana dek ciğerparelerini ağır ağır uzaklaştılar Mekke’den
Gül yüzüne boncuk boncuk dökülüyordu ter damlaları, kalbi Rabbinde, gözleri ise biricik oğlu İsmail’de.
O verdi şimdi de alıyor diyordu sadece içinden için den
Bir ihtiyar belirdi anlamadan karşısında birden Nereye gidiyorsun evlat diye sordu
İbrahim peygamber ise bir işim var onu hakkıyla yerine getirmeye diye cevap verdi.
İhtiyar; sanırım rüyanda iblisi görmüşsün oğlunu kesmeni istemiş, bu dağa da oğlunu boğazlamaya geldin der
İbrahim peygamber konuşanın Allah yolundan alı koymak isteyen iblisin ta kendisi olduğunu hemen anlar ve onu yanından kovar
Kovulan şeytan bu seferde İsmail’in yanına yanaşır, çocuktur nasıl olsa kandırabileceğini düşünür
Ey çocuk bilir misin? Baban seni niçin götürüyor diye sorar
İsmail ise evet biliyorum bir dosta diye cevap veriri
Şeytan; hayır Baban seni boğazlamaya götürüyor diyerek, İsmail’i ele geçirmeye çalışır
Babam böyle bir şey yapmaz diye cevap verir.
Şeytan; Allah istemiş seni kurban etmesi
O anda İsmail Allah a itaatini kelam eder. Allah istemişse ben ses çıkarmam diye seslenir
Şeytan yine Baba oğlu Allah a itaatten çevirememiştir. Mika mevki’ne gelince açıklıyor İbrahim peygamber İsmail’ine geliş sebeplerini
Şefkatli peygamber gözlerinde yaşlarla, verdiği vaadi ve Rabbinden gelen emri anlatır oğluna
İsmail’ine ne düşündüğünü sorduğunda vermiştir sınavını Rabbine aslında, oğlunu kurban etmeye hazırdır. sıra biricik oğlunda
İsmail hürmet ve sonsuz bir bağlılıkla Babasına dönerek Ey Babacığım, emrolunduğun şeyi yap
İnşallah beni sabredenlerden bulursun diye cevap verir.
Her ikisi de ilahi emre inkıyada ittifak ettiler İbrahim oğlunu, İsmail ise nefsini Allah a teslim etti işte o zaman
Her ikisi de saadet’i uzmaya ulaştılar.
Hz. Hacer ki! Olanlardan habersiz çadır önünde sevdiklerini beklerken
Karşısında bir ihtiyar belirir, Ey kadın kocan oğlunu nereye götürdü biliyor musun ? diye sorar
Evet biliyorum diye cevap verir Hacer bir dosta der
Yanıyorsun oğlunu boğazlamaya götürdü diyerek, kışkırtmaya çalışır Hacer’i
Hiçbir Baba oğlunu boğazlar mı? Hem de bu bir peygamberse şefkatli merhametli İbrahim’i asla diye düşünür
Şeytan; Allah emretmiş git kurtar oğlunu nasıl Anasın sen kurtar der. Bu sözü duyduğuna çok sevinir Hacer
Allah emretmişse itaat etmek düşer bizlere diye cevap verir
Yerden aldığı bir taşla kovar şeytanı yanından hemen, aklım ve nefsim mutmaindi ilmelyakin sırrına sıkı sıkı tutundum
Rabbim ki! Şeytana insanda olan bir özelliği vermemiştir şeytan merak eder ve dinler
AŞK dedim sen aşk ı tatmadığın için kıskanıyorsun insanları
Kainatın yaratılış mayası, özüdür AŞK. Rabbime açılan kapıdır AŞK.
Artık yanaşamazdı kovulmuş şeytan, bütün aile tarafından da kovulmuştu artık
Hacer son kez şeytana dönüp; sen bilmezsin çaresiz kaldığında yürek yanmalarını ve sonsuz kudrete sahip Rabbin kapısına yönelmeyi
Elbette bilmezsin Rabbime duyduğum muhabbeti, İbrahim’e duyduğum AŞK’ı İsmail’ime duyduğum sevgimi bilemezsin
Baktı ki Şeytan dönmüş gidiyor, seslenir Hacer Ey melun! Dertler olmadan kulluk olur mu? Sandın onun için İbrahim’in oğlunu Allah’a kur(ban) edişini anlayamayacaksın
AŞK ki! Kur(ban)da ettirir , arşa’da değdirir.
FACEBOOK YORUMLAR